Türkiye için değil dünya ekolojisi açısından önemi kabul edilen ve korunması gerekliliğin ötesinde zorunlu olan, Türkiye’nin Karadeniz Bölgesindeki en büyük sulak alanını oluşturan, içinde 359 kuş türünü barındıran, bitki florası, hayvan faunası ve biyolojik çeşitlilik yönünden zengin, yöresel reaksiyon açısından doğal bir yerleşim ortamı oluşturan, biri uluslararası olmak üzere, üç farklı statü (Ramsar, Doğal Sit Alanı ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahası) ile korunmakta olan Kızılırmak Deltası’nın doğal dengesinin ve dokusunun bozulmaması bütüncül bir şekilde korunması, alanın barındırdığı eşsiz değerdeki habitat çeşitliliği, flora ve fauna özelliklerinin gelecek nesillere aktarılması büyük önem arz etmektedir.
Deltadaki doğal yaşam alanlarını, Liman, Balık, Uzun, Cernek, Gıcı ve Tatlı göllerinin bulunduğu doğu sulak alanları ile Karaboğaz ve Mülk Gölü’nün bulunduğu batı sulak alanları oluşturmaktadır.
Kızılırmak Deltasındaki tüm faaliyetlerin alanla uyumlu ve biyolojik çeşitliliği koruyacak şekilde yapılıp yapılmadığının tespiti, alanın kaynak değerlerinin bütüncül bir şekilde bugünkü ve gelecek nesiller için etkin bir şekilde korunması ve yerinden yönetiminin sağlanması, alanda sürdürülebilir bir su yönetiminin gerçekleştirilmesi Müdürlüğümüzün öncelikli görevi olduğundan,
Bafra ilçesinde 16 Haziran Çarşamba akşamı yağan sağanak yağmurun Kızılırmak Deltası Doğal Sit Alanına etkilerini tespit etmek amacıyla İl Müdürlüğümüzce saha tespiti ve inceleme kararı alınmıştır.
Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Tevfik AKÇAY, Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürü Said AYDIN, Kızılırmak Deltası Sulak Alan ve Kuş Cenneti Alan Başkanı Mustafa GÜLER ve Bafra Ovası Sulaması Proje Müdürü Berati ÖZKAN'ın katılımıyla 19 Haziran Pazar günü alanda izleme ve incelemelerde bulunmuştur.
Bafra ilçesinde 16 Haziran Çarşamba akşamı yağan sağanak yağmurun Kızılırmak Deltası Doğal Sit Alanının biyolojik çeşitliliği ve kaynak değerleri üzerinde olumsuz bir etkisinin bulunmadığı belirlenmiştir.
Ancak; Doğanca, Düden, Sarıköy, Üçpınar ve Yörükler mevkilerinde, göl ve göl aynalarının devamı niteliğinde olan ıslak çayırlar bölge halkı tarafından hayvan otlatılması amacıyla otlak olarak kullanılmaktadır.
Bölge halkı; aşırı yağan sağanak yağmurun etkisi ile bu alanlardaki su seviyesinin mevsimine göre artış gösterdiğini ve bu durumun otlatma üzerinde olumsuz etkisinin olduğunu belirtmektedir.
Samsun Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu 311 nolu kararı ile deltada yer alan lagün göllerinin deniz ile bağlantılarını sağlayan doğal kanallara müdahele edilmemesi, ancak alandaki su rejiminin kontrol altına alınması için su yönetiminde yetkin tüm kurumların ortaklaşa çalışması ve bilimsel değerlendirmeler neticesinde çıkacak sonuca göre kanal temizliği uygulamalarının gerçekleştirilebileceğine, sadece taşkın, sel vb. doğal afet durumlarında bölgede yaşayanların can ve mal güvenliğinin sağlanması için, mülki idare amirinin talimatları doğrultusunda kanalların doğrudan açılabileceğine karar vermiştir.
Bu karar doğrultusunda; bahse konu ıslak çayırlardaki su seviyesinin düşürülmesi amacıyla karaköy kanalının denize çıkış noktasının sürekli açık tutulması sağlanmaktadır.
Ancak bölge halkı, karaköy kanalının açık tutulmasının su seviyesinin düşürülmesinde tek başına yeterli olmadığı gerekçesi ile Balık gölünün deniz ile bağlantısını sağlayan fener kanalının da açılmasını talep etmektedir.
Fener kanalı ile Doğanca, Düden, Sarıköy, Üçpınar ve Yörükler mevkilerinde yer alan ıslak çayırlar arasında konumsal olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Aralarındaki mesafe oldukça uzun olup, fener kanalının açılması halinde bahsi geçen ıslak çayırlardaki su seviyesinin düşürülebileceği yönünde bir kesinlik ve bilimsel bir veri ile arşiv bilgisi bulunmadığı gibi, bahsi geçen ıslak çayırlardaki su seviyesinin düşmesi için öncelikle Liman, Balık, Ulu, Uzun, Cernek, Gıcı ve Tatlı göllerinin bulunduğu doğu sulak alanlarındaki su seviyelerinin düşecek olması kesindir.
Fener kanalı doğal bir kanal değildir. Bu kanalın açılması deltadaki su seviyesinde düşüşe neden olacak olup, bu düşüş deltadaki habitatların yaşam döngüsünde ciddi anlamda tehdit oluşturmaya neden olabilecektir.
Bu nedenle fener kanalının açılması Müdürlüğümüzce uygun olarak mütalaa edilmemektedir.
Bahsi geçen ıslak çayırlardaki su seviyesi, zaman ve süreç içerisinde, mevsimsel koşulların etkisi ve değişimiyle birlikte doğal yollarla normal seviyesine gelecektir. Bu süreyi kısaltmak amacıyla karaköy kanalının denize çıkış noktasının sürekli açık tutulması sağlanması uygulamasına devam edilmesi, ilave olarak Devlet Su İşleri tarafından kuşaklama kanalındaki aşırı suyun öncelikli ve hızlı bir şekilde tahliyesinin sağlanması uygun olacaktır.